TAÇ MAHAL
Tac Mahal,Babür İmparatorunu 6.
hükümdarı Şah Cihan (Şah-ı Cihan:Dünyanın Şahı) (1593-1666)
tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra
şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştır.
Bir isyanı bastırmak için
ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen
her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal(Ercümend Banu Begüm) de eşlik etmişti. Mümtaz
Mahal, 14. çocuklarını doğururken öldü.(1631).Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra
2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi
sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünün ertesi yılı 1632'de Tac Mahal'in temeli
atıldı.
Efsaneye göre yapımı bittikten
sonra, türbe işçilerinin kolları aynı yapıttan bir tane daha yapılmaması için
kesilmiştir. Bugün Hindistan'ın en fazla turist çeken bölgesi. Ancak çevresinde
oluşan çarpık yapılaşma, bu tarihi yapıtın geleceğini tehdit ediyor. Bulunduğu
şehrin birçok noktasından açıkça görülebilen Tac Mahal, Türk-İslam Mimarisi'nin
en önemli yapıtları arasında yer almaktadır.
Dünyada aşk için dikilmiş en büyük
ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe,Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi
Ercümend Banu Begüm'ün doğum sırasında ölümü üzerine, onun anısına
yaptırılmıştır (çocuk doğururken ölen kadınların kutsal olduğuna
inanılır).1632'de inşasına başlanan eser, 20 yıl sonra 1652'de tamamlanmıştır.
Tac Mahal'in yapımında parlak, ince
mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. Aynı mermerden yapılan ve
yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, 1648 yılında tamamlanmıştır.
Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4
minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin
suresinin tamamı yazılmıştır.
Mümtaz Mahal
ve Şah Cihan'ın sandukaları üst katta, kubbenin altındadır.
Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses 7 kez
yankılanacak şekilde bir akustiğe sahiptir. Şah'ın ve eşinin asıl lahitleri
ise, en alt katta bulunmaktadır.
Tac Mahal'in yüz binlerce akik,
sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625
pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır.
Romantik görünüşü ile herkesi
büyüleyen, Doğulu Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Tac
Mahal, mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünür.
Tac Mahal, 1983’ten bu
yana UNESCO'nun Dünya Miras listesinde yer almaktadır.Efsaneye göre
kubbeyi desteklemek için yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü
gerektirmişti. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan'a iskeleyi sökmenin 5 yıl
alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın
kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlamış ve iskele bir gecede sökülmüştü.
Tac Mahal
gün içinde farklı renklere bürünür. Gün doğumuyla birlikte pembemsi ve en
güzel rengini gösteren Tac Mahal kısa bir süre sonra beyaz görünümüne döner.
Ayışığıyla beraber de altınımsı bir renk alır. Efsaneler bu eşsiz özelliğin
kadınların, özellikle de Mümtaz Mahal’in his değişikliklerini yansıttığını
söyler.
Tac Mahal, 1983’ten bu
yana UNESCO'nun Dünya Miras listesinde yer almaktadır.
DELHİ’NİN
SEMBOL KULESİ: KUTUP MİNAR
1192’de Hindistan tarihiyle ilgili çok
önemli bir olay olur. Afganistan’dan gelen Gurlu Muhammed’in ordusu,
kabiliyetli bir kölemen asker olan Kutbettin Aybeg komutasında Çavhan
hanedanlığı ve Delhi ‘nin son Hindu Rajası Prithviraj’ı yener. Bundan
sonra Delhi hep Müslüman idarecilerin yönetiminde kalacaktır. Bu önemli olayın
anısına komutan Kutbettin Aybeg, aslen minare işlevi görecek, aynı zamanda
zaferinin nişanesi olacak bir kule diktirir. Bu kule bugün banisinin ismine
izafeten ‘Kutup Minar’ olarak anılıyor.
Kutup Minar Tomar ve Çavhanlar’ın
başkenti olan Dhillika’da (Delhi) bulunan Kırmızı kale’nın yıkıntılarının
üzerine dikilmiştir. Her ne kadar bunun zafer kulesi olduğunu iddia edenler
olsa da yapı olarak minare biçimindedir ve minarelerde olduğu gibi şerefelere
açılan kapılar kıble yönündedir ve kıbleyi gösterir. Zaten yanındaki yapının
ismi de ‘Kuvvet-ül İslam Mescidi’dir. Savunma amaçlı bir kule olduğunu iddia
edenler bile çıkmıştır. Ancak bunun gerçekle yakından uzaktan ilgisi
yoktur ve sadece bir söylentiden ibarettir.
Minare dünyanın tuğladan yapılmış en
yüksek kulesi ünvanını koruyor. Yapımı 193 yılda tamamlanan minare 1193’te
Kutbettin Aybeg zamanında yapımına başlanmış ve 1386’da Firuz Şah Tuğlak
zamanında tamamlanmıştır. Hint-İslam mimarisinin ilk ve en önemli
yapıtlarından biridir. 1347’de Delhi’yi ziyaret eden İbn Batuda minare ve
mescidinden sitayişle bahseder.
72.5 metre yüksekliğindeki minareye 381
merdiven basamağıyla çıkılabilmektedir. Taban çapı 14.3, tepesi ise 2.75 metre
olan minarenin dış yüzü o yıllara ait çok güzel çiçek, yaprak ve hat süslemelerle
bezelidir. Minarenin Gurlu Muhammed’in ülkesi Afganistan’daki ‘Cam Minare’den
esinlenerek yapıldığı bilinmektedir. Cam Minare’den daha büyük, daha yüksek ve
güzeldir.
Minare 1981’e kadar bütün ziyaretçilere
açıktı. Bir ziyaretçinin birinci katta geçirdiği kaza sonucu minarenin içi
ziyarete kapandı. UNESCO’nun dünya miras sitelerinden biri olan Kutup Minare
bugün Delhi Şehrinin sembollerinden biridir.
LOTUS TAPINAĞI
Çamurun içinde
yetişmesine rağmen tertemiz yapraklarıyla botanik dünyasının nazik çiçeği
olarak bilinen Lotus (nilüfer), Hindistan Botanik Tarihi'nin en değerli
bitkilerinden biri. Güney Asya kıtasında bu denli önemli olan Lotus çiçeği,
1986 senesinde yapılan Lotus Tapınağı'na (Lotus Temple) ilham kaynağı oldu.
Hindistan'ın en büyük
şehri olan Yeni Delhi'de yer alan Lotus Tapınağı, yedi kıtada birer adet
bulunan Bahai Tapınakları'ndan biridir. Tüm dinlerin bir Tanrı'ya çıktığına
inanan Bahailik inancı gereği her dinden insanın gelip ibadet edebildiği Lotus
Tapınağı, 1300 kişilik kapasitesiyle 2002'ye kadar 50 milyon ziyaretçiye ev
sahipliği yaptı.
Etrafı yeşillik ve göletlerle kaplı 34
metre 27 cm uzunluğundaki beyaz mermerden yapılan tapınağı Mimar Fariborz
Sahba, 1976 yılında tasarlamaya başladı. 27 yapraklı Lotus çiçeği olarak
13 Kasım 1986'da tamamlanan mimari, 24 Aralık 1986'da ziyaretçilere açıldı.
GİRİŞ
KAPISI
Mumbai,
Hindistan’ın en büyük şehirlerinden, nüfusu açısından da dünyanın ilk 10
şehrinden biridir. Yıllardan beri Bombay diye tanınan bu metropolün ismi 6 yıl
kadar önce Mumbai olarak değiştirildi. O tarihte iktidarda bulunan Hint
Milliyetçi eğilimli Bharatiya Janata Partisi (BJP), İngiliz döneminden
kaldığını iddia ettiği bir çok şehir ismini eski -Hindi- isimlerle
değiştirdi.
Uluslararası kataloglara girmiş olan bir metropolün ismini değiştirmesi
gerçekten de önemli zorluklar yaşattı. Biz de sitemizde bundan sonra Mumbai
ismini kullanacağız. Bombay ismi Portekizce’de Güzel Körfez anlamına gelen
“Bom-Baia”dan gelmekteydi.
HARMANDİR SAHİB
Harmandir Sahib yani Altın Tapınak veya Darbar Sahib Hindistan'ın Amritsar şehrinde
bulunan Sih tapınağıdır. Halk arasında Altın Tapınak (veya Altın
Tapınak) ya da Tanrı'nın Tapınağı olarak anılan tapınak
Sih inancındaki en önemli ibadethane olduğu gibi, Sih gurudwaralarında en
eskilerinden biridir. Dördüncü Sih gurusu Guru Ram Si Ji tapınağı tasarlayan kişi olduğu
gibi Amitsar (o dönemki adıylaRamdaspur) şehrinin de kurucusu
ve planlayıcısıdır. Gerek bu sebeple gerekse Tapınağın şehirde bulunması
sebebiyle, şehre sıklıkla Guru Di Nagri yani "Guru
Şehri" (veya "Guru'nun Şehri") denir.
Özgün tapınak 1574 yılında
yapılmış, Babür imparatoru Ekber Şah'ın araziyi üçüncü
Guru, Guru Amar Das'ın kızına evlilik hediyesi olarak vermiştir.
Harmandir
Sahib tek bir tapınaktan öte büyük bir kompleksi kapsar; kompleksin ortasında
ise tapınak bulunur. Tapınağı çevreleyen sunî bir göl bulunmaktadır ki bu gölün
ismi AmritSar yani "Kutsal Su Gölü" veya
"Ölümsüzlük Pınarı Havuzu"dur. Tapınağa dört yandan girişler
bulunmaktadır ki bu hoşgörü ve açıklığın önemini simgeler. Tapınak kompleksinin
içinde geçmiş Sih Gurularına, Azizlerine ve şehitlerine ait birçok türbe
bulunmaktadır. Her biri tarihî bir olay veya Sih aziziyle ilişkilendirilmiş üç
kutsal ağaç bulunmaktadır.
GANJ NEHRİ
Hinduzm
inancında ne olursa olsun Ganj Nehri'nin kirlenemeyeceği inancı vardır. Bu
nedenle yıllarca kirlilik için önlem alınmamış, birçok kanalizasyon hattı ve
fabrika atıkları nehre boşaltılmıştır. Aşırı kirlilik yaratan deri sanayii ile
birlikte nehre her gün tahminen 1 milyar litre lâğım akmaktadır. Ayrıca
hindular hamile iken ölen bayanları ve çocukların cesetlerini ganj nehrine atarlar,
Ganj nehrinde çok sayıda cesetin kıyıya vurup kuşlar tarafından parçalanarak
yendiğini görebilirsiniz. Hindular bunun kutsal olduğunu düşünürler. Devlet
şimdiden arıtma ve engellme çalışmaları için $33 Milyon dolar harcamışsa da
bugün Ganj, dünyanın en kirli su kütlelerinden biridir. Fakat Hindular bunu
kabul etmemekte ve her kutsal âyinde nehre girmeyi sürdürmektedir. Üstelik bu
suda yıkanmanın yanı sıra içenler de olduğundan sarılık, tifo gibi pek çok
hastalık kapılmaktadır. Aynı zamanda bu kirlilik uzun yıllardır nehir
çevresinde yaşayan halk üzerinde alışa gelmedik bir etki yaratmıştır. Halk
kutsal olduğuna inandığı nehir suyunu günlük işlerinde kullanmaktadır ve bu da
nehirin barındırdığı hastalıklara karşı zamanla bağışıklık kazanmalarını sağlamıştır.Yerel
halk bu yüzden nehirin suyunu şifalı kabul etmektedir.
Ganj Nehri, hinduzim inancına göre
kutsaldır. Hindular nehri Tanrıça Ganga'nın kişileştirilmiş formu olarak kabul
ederler ve bu nedenle insanlar nehre taparlar. İnançlara göre belirli günlerde
nehirde yıkanmak günahların affedilmesi ve tövbelerin kabul görmesini sağlar.
Hinduzimdeki ölü yakma geleneği nedeni ile birçok insan Hindistan gibi büyük bir
ülkede binlerce kilometre yol katederek yakınlarının küllerini bu nehre
serperler.
Hindu inançlarına göre nehrin suyuda
kutsaldır ve insanlar için kurtuluş yoludur. İnanışa göre bu sudan bir yudum
bile içmeden ölmek tamamlanmamış bir hayattır. Bunun ile birlikte ölüm
döşeğinde bir hastaya son nefesinde nehrin suyundan içirmek cennete gitmesinin
garanitisidir. Bu nedenle birçok Hindu evinde ağzı kapalı kaplarda,
gerekli zamanlarda kullanmak için sular bulundurur. Nehrin çevresinde
Ganj Suyu satan birçok satıcı vardır.
Hinduzim'deki birçok dinî gün ve
festival Ganj'ın kıyılarında kutlanır, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi
olan Hindistan'da yapılan bu tür kutlamalara milyonlarca insan katılır.
Bugüne dek dünya üzerinde toplanmış en büyük kalabalık 70,000,000 kişi ile Ganj
Nehri kıyısında, Prayaga'da toplanmıştır.
JAMA CAMİİ
Tam adı Masjid-i Jahān-Numā, bilinen adıyla Jama Camiidir. (Cuma günleri
cemaatin kalabalık olması sebebiyle “cemaat camii” ve “jama camii” adıyla
anılmaya başlamıştır.) Eski Delhi'nin başlıca en büyük camiidir.
Hindistan’ın Beşinci Babür
İmparatoru’u Şah Cihan tarafından yaptırılmış. Bu muhteşem caminin
yapımına 1650 yılında başlanılmış ve 1656 yılında tamamlanmıştır.
Şehrin en işlek pazarlarından “Çavri
Pazarı” Yolunun başlangıcında bulunur. Caminin bahçesinde 25.000 Müslüman aynı
anda saf tutabilir. Cami de geyik derisine yazılmış antik değeri olan bir
Kur’an-ı Kerim ve birkaç kutsal emanet bulunmaktadır.
Heybetli
camii inşaatı 19 Ekim Cuma, 1650 (16 Şevval 1060) günü başlamış ve 6.000’den
fazla kişinin çalışması ile yaklaşık 6 yılda tamamlanmıştır. O zaman yapım
bedeli 10 lakh (1 milyon) Rupi’dir. Jama Mescidi kırmızı kumtaşı ve mermer
şeritlerden yapılmış 3 büyük kapısı, 4 kulesi ve 40 metre yüksekliğinde 2
minaresi bulunmaktadır.
GOLKONDO
·
Bölgenin büyük şehri Haydarabad'a 8 kilometre mesafede
kurulmuştur. 1512-1687 arası Güney Hindistan'da hüküm süren Türk soylu ve Hint
kültürlü Kutbşahlar Devleti'nin 1590 yılına kadarki başkenti olmuş,
1687'de Babür İmparatorluğuna'na katılmıştır.
16. yüzyılın başlarında Krişna
Vadisi'nde zengin elmas madenlerinin bulunmasıyla Golkonda, bir dönem dünya
elmas ticaretinin en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.
KONARK GÜNEŞ TAPINAĞI
Hindistan'da
yedi Sun Tapınaklar, Konark Güneş Tapınağı, tüm bunların arasında en belirgin
olduğu. Hindistan'ın doğusundaki Orissa eyaletinde yer alan, Konark Güneş
Tapınağı, Hindistan'ın en eski tapınaklarından biri ve Orissan mimarisi
konusunda canlı bir örnektir. 13. yüzyıla kadar uzanır ve Müslüman işgalciler
üzerinde zafer işareti olarak Kral Narasimhadeva tarafından inşa edilmiştir.
Konark Güneş Tapınağı, Güneş Tanrısı adanmış olup, aynı zamanda "Siyah
Pagoda" olarak bilinir. Puri Orissa kutsal şehir merkezine 35 kilometre
uzaklıkta yer alan, Konark Güneş Tapınağı, herhangi bir doğu Hindistan turnesi
sırasında görmek gerekir.
Konark Güneş Tapınağı, iki kelime bir arada adını kaynaklanmaktadır.
"Kon" köşe anlamına gelir ve "Ark," birlikte "Köşe
Güneş" anlamına gelir güneş, anlamına gelir. Konark Güneş Tapınağı, oniki
dev tekerlekler (yılda bir ay temsil eden) yedi atları (sadece biridir
bozulmadan) tarafından tahrik bir gök arabanın bütün yapısı bu. Kral
Narasimhadeva Konark Güneş Tapınağı, nehir Chandrabhanga kıyısında inşa
etmişti. Çağlar boyunca, nehir kurudu ve deniz Tapınağın kendini uzak olsa
bile, hala kükreyen dalgalar ve tapınak kalıntıları güneşin büyüleyici
güzelliği duyabiliyorum.
Efsanelere göre, Kral Narasimhadeva Ben oldukça ayrı güzelliği ve seyir
kolaylığı, onun kutsallığı nedeniyle bu yeri seçti. Samba, Lord Krishna oğlu,
cüzzam, ilahi hikmet sahibi Narada tarafından kendisine dayatılan acı çektim.
On iki yıl için, Samba Güneş Tanrısı ibadet, ve sonunda Allah onu, hem de
elinde bir lotus ile ayakta Surya bir put şeklinde karşısına çıktı. Samba, onun
ashramında tapınak idol yüklü ve hastalığın tedavi edildi.
Konark Güneş Tapınağı, bugün harabe halinde, onun bir zamanlar muhteşem
mimarisi hakkında cesurca konuşuyor rağmen. Arkeoloji isteyenler eşsiz sanatsal
taşlar üzerinde oymalar hikayeler kolayca alabilirsiniz. Her taş, geçmiş
dönemin görkemini anlatacak bir hikayesi vardır. Ortaçağ döneminde bu muhteşem
şaheser oluşturmak için, on iki yıl ve 12.000 zanaatkarlar sürmüştür.
Kalıntılar arasında, tapınak kompleksi oluşturan üç ana bölümden anlamaya: ilah
ibadet edilen ana tapınak, adanmışların tanrının bir bakış almak için bir araya
toplanması salonu ve devdasis yapılan dans salonu pujas sırasında. Konark Güneş
Tapınağı sadece görünen yapılar tapınak giriş ve dans salonu. Ancak, tapınak
kompleksi ihtişamı eşsiz kalır.
Tapınak duvarlarında oyma, Hindu mitolojisinde ve esnaf fikirler bir temsili.
Sabah güneşi olarak Brahma (yaratan), öğle güneş gibi Mahashwara (destroyer),
Vişnu (koruyandır): tapınağın içinde gün boyunca güneş ışınlarını yakalamak
için, Güneş Tanrısı üç fotoğraf şeklinde tasvir edilmiştir Akşam güneşi gibi.
Duvarlar da sosyalleşme çeşitli pozlar, müzisyenler, savaşçılar, erkekler ve
kadınlar dans eden kadınlar çok güzel oymalar ile süslenmiş olurdu, hayvanlar
ve çeşitli şekillerde olmayan insanlar görüntüler. Konark Temple, aynı zamanda
görkemli erotik oymalar bilinir. Esnaf hayal insan anatomisinin daha fazla
bilgi anlamına erotik görüntüleri fantastik oymalar için alkışlanması
gerektiğini. Tüm görüntüler ifadeleri ve jestler nasıl çalıştığını inceden yapıldığını
gösteren tanımladınız.